Beauty & Fashion
Subscribe SubscribedDeprecated: Function bp_core_get_user_domain is deprecated since version 12.0.0! Use bp_members_get_user_url() instead. in /home/thearttellercm/tiptuber.com/wp-includes/functions.php on line 6078
Badiou ve Foucault: Psikoloji Bilim midir? 1965 yılında, Alain Badiou’nun Michel Foucault ile yaptığı söyleşi: ‘Psikoloji nedir?’
Sigmund Freud (1856-1939) tarafından geliştirilen zihin kuramı tıbbın (nörofizyolojinin) içinden çıkmış ama oraya neredeyse bir daha hiç uğramamıştır. Freud 1895’te yazdığı Bilimsel Bir Psikoloji Projesi’nde zihin ile nörofizyoloji arasında köprüler kurmaya çalışmış ama bu proje hep taslak olarak kalmıştır. Freud bu başlangıç noktasına bir daha geri dönmemiştir. Ancak çeşitli yazılarında yaşadığı dönemin kısıtlılıklarına ve gelecekteki bir nörolojik bilim olarak zihin bilime işaret etmiştir. Öbür taraftan Freud zihin kuramında çeşitli geliştirmeler, incelemeler ve farklılıklar yaptıkça tıbbi bir bilim olarak zihin bilimden uzaklaşmıştır ama aynı zamanda neredeyse tüm yazılarında “bilim” olmayı, bilimselliği, “hipotezleri” ya da “psişik aygıtı, mekanizmaları” önemsemiştir. İşte bu iki nokta (Freud’un yarım kalan girişimi ve kuramındaki spekülatif yan) günümüze kadar psikanalizin bilimsel olmamakla ve hatta bir din, bir yalancı-bilim olmakla suçlanmasına yol açmıştır. Psikanalizin tarihsel seyri de bu suçlamalara yeterli malzeme sağlamıştır. Bu yazı, Freud’un zihin teorisinin (kendi iç gelişim dinamiklerini de göz önünde bulundurarak) nöropsikiyatri tarihi boyunca bilimle olan ilişkisini incelemeyi amaçlamaktadır.
Yazı bu kapsamda üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Freud’un zihin işleyişine dair düşüncelerinin oluştuğu 19. yüzyıl tıbbı ve nörofizyolojisi ele alınmaktadır. Freud’un zihin işleyişine dair konumu, aynı dönemde yaşamış olan Alman, Fransız ve Rus biliminsanları, fizyologlarla karşılaştırılmaktadır. Bir yandan da 19. yüzyıl biliminden Freud’un zihin kuramına devrolunan özelliklerin altı çizilmektedir. İkinci bölümde ise nöropsikiyatride ortaya çıkan yenilikler Avrupa’da yükselen sınıf mücadeleleri ile birlikte ele alınmaktadır. Freud bu dönemde hem kuramında kimi yeniliklere gitmiş hem psikanalizin etkisi genişlemiş hem de psikanalize yönelik “bilim değil ideoloji” olduğu yönünde değerlendirmeler artmıştır. Bu değerlendirmeler Karl Popper’den Karl Jaspers’e ve Cristopher Caudwell’e kadar uzanmıştır. Üçüncü bölümde ise psikofarmakolojinin ortaya çıkmasından sonra psikanalizin psikiyatri içinde azalan etkisi tartışılmış ve 1995 sonrasında heyecanla karşılanan nöropsikanalize değinilmiştir. Tüm bu süreç Freud’un zihin kuramının bilim olup olmamasına göre değerlendirilmiştir.
Tolga Binbay
Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir.
tolga.binbay@deu.edu.tr