Beauty & Fashion
Subscribe SubscribedDeprecated: Function bp_core_get_user_domain is deprecated since version 12.0.0! Use bp_members_get_user_url() instead. in /home/thearttellercm/tiptuber.com/wp-includes/functions.php on line 6078
Bu yıl çok ilginç bir şey gerçekleşti: YouTube açıklamalar kısmında şu veya bu şekilde sürdürdüğüm gevezelik, hiç hesapta yokken, birkaç kişinin de olsa ilgisini çekti.
Umulmadık bir biçimde dürüst olmam gerekirse, beni mutlu etti bu; çünkü insanın içinde taşıdığı, alt etmeyi bir türlü başaramadığı “anlaşılma ihtiyacı”nı sanırım bu şekilde ufak tefek kırıntılar halinde de olsa giderebildim.
Tabii yanılıyor olabilirim, kendimi kandırmam da mümkün; üç veya beş kişinin kim bilir belki de üstünkörü okuyup geçtiği, sonrasında omzuma pıt pıt vurarak “devam et böyle şeyler yazmaya” dediği sözleri kafamda büyütüyor olmam epey olası. Ancak, anladığım anlamıyla, hayat böyle bir şey zaten: Elle tutulamayan ne idüğü belirsiz döküntülere epey bir uzaktan gözümüzü kısarak bakıp harika manzaralar görmeye çabalıyoruz. Doğrusu, çoğu zaman da görüyoruz; hırsla ve şevkle o döküntülere koştuğumuzduysa gerçeği er ya da geç fark ediyor, fakat bunu öyle kolay kabullenemiyoruz: Böyle değildi bu aslında, diyoruz, gerçekten ama gerçekten diye diretiyoruz, güzeldi bu, muhteşemdi, gördüm ben, anladım, biliyorum, biliyordum, iyiydi bu, sonradan döküldü, yıkıldı, ben gelirken, koşarken, nefes nefese kalırken mahvoldu her şey.
Böylesi zırvalara inanmak zorundayız, bunda utanacak sıkılacak bir yan yok. Mahvolmuş bir dünyanın daha da mahvolacak olmasıyla karşı karşıya kalışımızla başka türlü baş etmemiz mümkün değil zaten. Varlığa fırlatılmışlığımızla bu beyhudeliğe iyi bile dayanıyoruz aslına bakılırsa.
Peki tüm bunların bu kanalla, bu videoyla, benle ya da daha da garibi sizle ne alakası var? (Burada iç çekmek, durmak, gözlerimi karşı duvara dikip bir müddet düşünmek zorundayım, çünkü böyle soruların cevabını bilmiyorum; düşündükçe ve konuştukça bir şeyler uyduruyorum, bir süre sonra dediklerime inanıyor, bunları savunur hale geliyorum.)
İlk defa üç yıl önce 20 bin abone özel videosu hazırlamış, çevirilerden bir demet oluşturmuştum. 20 bin sayısının bir önemi yoktu aslında, böyle bir şey hazırlamak istemiştim ve kendime böyle bir sebep bulmuştum. Sonra dönüp baktığımda hoşuma gitti bu video, kendim için de kişisel tarihime düşülmüş bir not gibi oldu.
2020 sonu için yine böyle bir video hazırladım, ama bu sefer kanaldaki her videodan bir parça koymak yerine, sadece 2020 içinde çevirdiklerimden kesitler aldım. Bunu bir gelenek haline getirme niyetim hiç yokken, 2021 için de aynı şeyi yapma isteğime engel olamadım. Sanırım bir yıl içerisinde çevirdiğim her videoyu baştan sona taramak hoşuma gidiyor, neyi nasıl yaptığımı görmek, kendimin bir yılına da göz atmak gibi oluyor. Oldukça tarafsız bir gözle bakarsak, bir yılın bitmesinin ve yenisinin başlamasının bir anlamı yok, “varlık” bu şekilde takvimsel aşamalara bölünmüyor, bir bütün olarak sürekli bir biçimde değişerek ilerliyor, ancak Cioran’ın uyku için dediğini yıllar için de diyebiliriz:
“Uykuyla geçen gecenin sonrasında, sabah uyanan birinde bir şeye başlıyor olma yanılsaması vardır. Ama sizi bütün gece uyku tutmadıysa hiçbir şeye başlayamazsınız. Sabahın sekizinde, akşam saat sekizdekiyle aynı hal içinde olursunuz ve zorunlu olarak şeylere bakış açınız tümden değişir.”
Yeni bir yıla başlamak, kendimizi kandırmanın bir başka yoludur. Bunu bu şekilde kabul ederek birtakım kararlar almak ve onlara uymamak doğamızın en makul yanıdır bana kalırsa. Sanırım bu yıl sonu videolarını hazırlamak da benim için yılı geride bırakmanın bir ritüeli gibi oldu. Umarım uzun yıllar boyunca sürdüreceğim bir şey olmaz bu, çünkü alışkanlık haline gelen her şey, ilk baştaki heyecanını kaybederek sıkıcı bir göreve dönüşür ve bunu devam ettirme bilinci, sönük ve sıkıcı bir harekete geçirme güdüsü halini alır. Ve böylesi şeyler beni epey bir üzer.
Uzun lafın kısası, beklendiği üzere, bu yıl bitti, bir yenisine geçiyoruz. Çeviriler yapmaya, YouTube açıklamaları yazmaya devam ederim gibi geliyor, belki de etmem, bunu bilmek mümkün olmadığı gibi, önceden bilebilme çabasına girmek de pek anlamlı değil. Ancak şöyle bir değişiklik yapmayı uygun buldum:
Bundan sonra ister blog olarak arada açıp bakabileceğiniz isterse de e-mail listesine kaydolarak her yeni yazının mail adresinize gelmesini sağlayabileceğiniz https://suigeneris.substack.com adlı bir site açtım.
YouTube açıklamalarının yanında bir parça günlük, bir parça not defteri olarak kullanmayı planladığım ve umduğum bu blogda, eğer her şey düşündüğüm gibi giderse ki, genelde gitmez, belli aralıklarla bir şeyler karalayacağım: Okuduğum bir kitabın kritiğini, çevirisi üzerinde çalıştığım bir metnin analizini, günlük bir meseleyi dilim döndüğünce kurcalayacağım. Muhtemelen başarısızlığa uğrayacak bir çaba olduğunu bilsem de bunun zihnimi oyalayacak bir iş olması dileğindeyim.
O halde, sağlıcakla kalın, fakat kalamayacağınızı da unutmayın, ama yine de bunun olası ve beklendik bir şey olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
***
Blog: https://suigeneris.substack.com
Patreon: https://patreon.com/umidgurbanov
Müzik: https://www.youtube.com/watch?v=6qkFVWJWRUI